BEDRİ BAYKAM SERGİSİ
“ATLARDAN İKONLARA”
18 Aralık 2006 - 31 Ocak 2007
“Atlardan İkonlara” başlıklı sergide Baykam’ın atlara olan ilgisi ve portreler öne çıkıyor. Sanat yaşamına ilk adım attığı çocukluk yıllarında at-kovboy-kızılderili-savaş resimleriyle tüm dünyada tanınan Bedri Baykam, 40 yıl sonra bu temaya dönüş yapıyor ve kendi değişik dönemlerinin teknik sentezini de içeren büyük yapıtlarda, atların ortasına çekiyor izleyicisini.
Soyut renk anlayışları, zengin dokular ve gerçeküstü bir ortamda kimi yapıtlarda, Baykam’ın değişik yıllarından akıtma serileri, “Saydam Katmanlar” ve “İç Manzaralar” gibi dönemlerinin izleri görülebiliyor. Bu yapıtlarda aynı zamanda insanın ilk sanatsal dürtüleriyle mağara duvarlarına yaptığı at-hayvan resimlerinden çıkış yapıp bugüne kadar uzanan sanat tarihsel çizgide yer alan İzlenimcilik, Gerçeküstücülük ve Soyut Dışavurumculuk gibi akımların ağırlıkları hissediliyor.
Baykam atlar üzerinden kendi geçmişine kurduğu köprüyü, oradan popüler kültürün veya kendi ikonlarının bazı portrelerine doğru geliştiriyor.
Atlarla ilgili çalışmalar, Baykam’a ilk resim yapma dürtüsünü veren itici gücün, “stimulus”ün bir işareti olarak, olgunluk döneminde tekrar sanatçının dünyasına dönüş yaparken, portreler de bu iç çözümleyici zaman aşırı hesaplaşmanın ikinci perdesini oluşturuyor. Sanatçının, ilk benliği ve kendisini etkileyen ikonlar üzerinden kendi içine yaptığı bir yolculuk bu. Sanatçılığa doğru attığı ilk adımı tetikleyen heyecanın yeniden keşfedilişi…
Ünlü yıldızlara veya Picasso’ya gönderme yapan portreler ise aynı zamanda sanatçının özel içsel ikonografisine izleyiciyi sokan dolaylı kendi saydamları. Baykam’ın Al Pacino, Marlon Brando ve özellikle Picasso etrafındaki çalışmaları, bu düşünceyi tam olarak hissettiren yapıtlar. “Picasso ve Kadınları” üzerine olan resimlerde, Baykam’ın 2002’de İstanbul, Ankara, Paris ve Buenos Aires’de sergilediği serisi “Dişi Entrikalar”ın izleri de var. Sanatçının kendi özel hayatında kadınların kapsadığı alanın da yoğunluğu göz önünde bulundurulursa, Baykam’ın kendi içsel “halet-i ruhiyesinin” bu tualler üzerinden nasıl yansıdığını da görebiliyorsunuz. Bunlar bir çeşit dolaylı bilinçaltı öznel göndermeler haline geliyor. Sonuçta yaratılan bu ortam gizemli bir cinselliğin Freudien bir çözümlemesi olarak nitelenebilir.
Baykam’ın bu işlerde zengin bir malzeme yelpazesi içerisinde oluşturduğu kendine has derinlikler ve çeşitlilik, sanatçının her zaman olduğu gibi tual resmine olan güvenini ve kararlılığını gösteriyor. Kavramsal sanat ve mekân düzenlemelerine olan ilgisi ve bu alanlarda gönderme yapan işleriyle tanınan Baykam’ın, buna rağmen kimi ulusal ve uluslararası sanat ortamlarında iki kuşaktır yankılandırılan “tual resmi öldü” fetvalarından ne kadar uzakta durduğu da bu şekilde tekrar ortaya çıkıyor.